CHP Adana Milletvekili ve TBMM Kit Komisyonu Üyesi Orhan Sümer, “İktidarın tüm telkinlerine rağmen doğum yardımı tutarlarının düşük kalmasını eleştirdi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine taşıdı.
Orhan Sümer, “Hükümet, doğum yapan annelere belirli bir miktarda doğum yardımı sağlamakta. Ancak, bu yardımların miktarı, ailelerin çocuk yetiştirme maliyetlerini karşılamada yetersiz kalmaktadır. Doğum yardımı 2024 yılında ilk çocuk için 300 TL, ikinci çocuk için 400 TL, üçüncü ve diğerleri için 600 TL şeklinde ödenmektedir. Bu ödemeler bir seferliğe mahsus yapılmaktadır. Günümüzde, çocuk bakım masrafları, eğitim giderleri ve sağlık harcamaları gibi kalemler, aile bütçelerinde büyük bir yük oluşturuyor. Doğum yardımlarının düşük seviyelerde tutulması, ailelerin ekonomik olarak zorlanmasına ve çocuk sahibi olma kararlarını ertelemelerine neden olabiliyor. Meydanlarda, evlilik törenlerde tavsiyede bulunanlar çocuklara destek olmaya gelince işin maliyetini görmezden geliyor.” Dedi
AİLELERİN YÜKÜ HER GEÇEN GÜN ARTIYOR
Orhan Sümer, “Türkiye’de yaşam maliyetleri sürekli artarken, ailelerin çocuk yetiştirme konusundaki mali yükleri de ağırlaşıyor. Özellikle büyük şehirlerde yaşam, kira, gıda, eğitim ve sağlık gibi temel ihtiyaçların maliyetleri göz önüne alındığında, doğum yardımlarının yeterli olmadığını görmek mümkün. Hükümetin bu konuda daha kapsamlı ve etkili politikalar geliştirmemesi, ailelerin çocuk sahibi olma konusundaki tereddütlerini artırıyor. Okul ücretleri, servis ücretleri, kırtasiye ücretleri, beslenme ve giyim gibi kalemler göz önüne alındığında birçok gelişim çağındaki çocuğumuzun günümüz olanaklarına ulaşamadığı ne t bir şekilde ortaya çıkıyor.” Dedi
EKONOMİK KRİZ EN ÇOK ÇOCUKLARI VURUYOR
Orhan Sümer, “Ekonomik krizler, yüksek enflasyon, işsizlik oranlarının artması ve aile gelirlerinin düşmesi, çocukların eğitimlerini yarıda bırakmasına ve çalışmak zorunda kalmasına neden oluyor. Özellikle dar gelirli aileler, temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanırken, çocuklarını okula göndermek yerine iş gücüne katılmalarını tercih etmek zorunda kalıyor. Bu durum, çocuk işçiliği sorununu daha da derinleştiriyor. Eğitimden uzaklaşan çocuklar, sadece akademik gelişimlerini değil, aynı zamanda sosyal ve duygusal gelişimlerini de olumsuz etkiliyor. Çalışmak zorunda kalan çocuklar, genellikle düşük ücretli, güvencesiz ve tehlikeli işlerde çalışıyor. Bu durum, hem fiziksel hem de psikolojik sağlıklarını olumsuz etkiliyor. Uzun çalışma saatleri, ağır iş yükleri ve kötü çalışma koşulları, çocukların sağlığını tehlikeye atıyor ve eğitimlerine geri dönme şanslarını azaltıyor.” Dedi