CENAZE TÖRENİNİZİN NASIL OLMASINI İSTERSİNİZ?

Dünya evrenin; insan da dünyanın özetidir;
Her insan biricik, her insan mucizedir…
İnsan madem doğmuştur, kesin olarak ölecektir…
Çünkü hayat insana bedeli, ölüm olarak sunulmuştur…
Ölen her insan doğaldır ki hayatının sonunu görmez göremez, anlayamaz…
Montaigne diyor ki;
-İnsan ölmeden önce de iyi ve mutlu yaşadı denemez…
Ölümünden sonra da yapılan cenaze töreni toplumun o kişiye; onun da toplum ve bireylere karşı yaptıklarının, somut, fotoğrafı meydanda sergilenir…
Başka bir ifadeyle ölen insanın, yaşam serüvenini,
İyi mi yoksa kötü bir insan olarak, değerlendirdiği,
Cenaze töreni sırasında somut olarak ortaya çıkar…
Bizim kültürümüzde, iki türlü cenaze töreni vardır;
1-İyi insanların cenaze töreni,
2-Kötü insanların cenaze töreni…
Her iki törende de, toplumun o insana verdiği ya da vermediği, değerin fotoğrafı meydanlarda, somut olarak sergilenir…
Törene katılanların çoğu sessizdir, ama ölen kişinin hayatı boyunca, kendine yaptıkları, ya da kendinin ona davranışları, film şeridi gibi insanların, gözlerinin önünden geçer…
Çok iyilik yaptıysa iyilikleri, kötülük yaptıysa kötülükleri, gözlerinin önünden geçer; öyle ki yıllar önce unuttuklarını, bile kusursuzca hatırlar…
Bu durum ölen insanla, toplum ve bireyin, bir tür sessiz muhasebesini yaparak bir tür hesaplaştıkları finaldir…
-Bu kişi bana şöyle kötülük yapmıştı… Şimdi cezasını buldu… Ya da;
-Bana şöyle çok büyük, iyilikleri dokundu vs…
Törendeki bazıları da, ölümün insan üzerindeki, etkisini görebilmek merakıyla, gelip oralarda dolaşır, kendisi ölmediği için, hayatın değerini bir kez daha anlayıp yaşadığı için mutlu olur… Tabutta kendisi olmadığı için, büyük keyif alır ve sevinir…
Gelenlerin bir kısım da sağlıklarının, ölenden daha iyi olduğunu düşünür, sonsuza kadar yaşayacağı inancıyla kısa süreliğine mutlu olur…
Ruhu ve bedeniyle küs olan başka bir gurup, ölümün de gelip bir an önce, kendilerini ısrarla arzu ederler; ölen kişi için yapılan töreni kendi sonunda da yapılacağını, görmenin merakıyla oraya getirmiştir…
Ölen kişiden maddi ve manevi, zarar görenler ise onun yaşattığı, acıları yüzünden o kişiyle, içlerinden bile olsa hesaplaşmak, duygusu ve isteğiyle oradadır…
Olayın başka bir boyutu ise; cenaze törenin inanılmaz, çok kalabalık olması, o insanın onurlu, erdemli, dürüst, adaletli, iyi olduğunu asla göstermez…
Cenaze törenine katılanların, çok az olması ise o insanın, kötü olduğu anlamına gelmez…
Kimsesizlerin ölümü ise;
Yunus Emre’ nin belirttiği gibi;
-BİR GARİP ÖLMÜŞ DİYELER, ÜÇ GÜNDEN SONRA DUYALAR/SOĞUK SU İLE YUYALAR/BÖYLE GARİP BENCİLEYİM…
Belki tabutunu dört kolundan, tutacak insanlar zor bulunur, belki de asla bulunamaz; ya da öldüğü zamanı, asla belli olmadığı için, aylar ya da yıllar sonra belki bir torba kemik, olarak bulunur; hatta mezarı bile olmayabilir…
Peki, buradaki ölçü nedir? Ölen kişi kariyer sahibi ve eğer yetkiliyken, yönettiği insanlara karşı; dürüst, adaletli mert, yiğitçe, haklarını tam olarak vermiş midir?
Yoksa üstlerine karşı yağcılık yapıp; altındakileri acımasızca ezip onların haklarını gasp etmiş, hak ettikleri ücretlerini çalıp, kendi cebine mi indirmiştir?
-Herkesin parası benim param, benim param benim param mı demiştir?
-Dünya sadece benim etrafımda dönüyor mu demiştir?
Eğer bunları yaptıysa; o kişinin cenaze töreni kalabalık, bile olsa değersizdir ve sadece içi boş kocaman bir balondur;
Hayatı boyunca daima, bencillik yapıp, yönettiklerine, haksızlık etmişse, yaşamı boyunca olduğu gibi, cenaze töreninde de sevgi ve saygıyı, hak etmemiştir…
Sadece mahalle baskısından korkup, ayıp olmasın diye orada bunanların, meydana getirdiği sahte ve ruhsuz kalabalıkla gömülüp, sonsuza kadar da unutulur…
Çünkü bu türlü yapay kalabalıklar, sahte ve balon törenler o kişinin, geçmişte erdemli, dürüst, adaletli olduğunu kanıtlamaz… Tarih bu türlü sahte olaylar ve yapay cenaze törenleriyle doludur…
Dürüst, erdemli, adaletli, ilkeli, iyi huylu insanların cenaze töreni ise, az ama öz insanların katıldığı, sevgi deryasıyla gerçekleştirilir, ölen kişinin erdemleri, yiğitliği, kuşaklar boyunca dillerden dile, anlatılarak hakkında kitaplar yazılır…
Ama ölen insan kim ve nasıl olursa olsun; 2500 yıl önce yaşayan Çinli filozof KONFÜÇYÜS;
-Ölenlerin arkasından daima iyi konuşun der…
O filozofun vasiyetine uygun şekilde,
Günümüzde ölenlerin, arkasından iyi şeyler söylemek gerekir…
-ÖLEN KİŞİ YAŞAMINDA NE GİBİ, YANLIŞ, HİLE, ENTRİKA YAPARSA YAPSIN KALANLARA DÜŞEN GÖREV, ALLAH RAHMET EYLESİN;
MEKÂNLARI CENNET OLSUN demek yeterlidir…

Bunları da Okuyabilirsiniz

Daha ne kadar öleceğiz, daha nasıl öleceğiz?

TÜM KADIN KARDEŞLERİMİZE SELAM OLSUN!!! Kadın cinayetlerinin özellikle son 10 yıldır arttığı ülkemizde önlem alınmamasını …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir