İNSANI DEPREM DEĞİL YAPI ÖLDÜRÜR

Anadolu Yapım Müteahhitleri Federasyonu Genel Başkanı Ali Aydın ve
yönetim kurulu üyeleri yaşanan Deprem felaketiyle ilgili gelişmeleri
değerlendirerek önemli açıklamalarda bulundular.

İNSANI DEPREM DEĞİL YAPI ÖLDÜRÜR

İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN

Anadolu Yapım Müteahhitleri Federasyonu Genel Başkanı Ali Aydın ve
Yönetim kurulu üyeleri yaşanan asrın felaketi olarak nitelendirilen afet
sonucu sektörün, sektör temsilcisi müteahhitlerin sorunlarını görüşerek
çözüm noktasında önemli kararlar aldılar.

İNSANI DEPREM DEĞİL YAPI ÖLDÜRÜR
Anadolu Yapım Müteahhitleri Federasyonu Genel Başkanı Ali Aydın; “Bizler
Anadolu Yapım Müteahhitleri Federasyonu Yönetim Kurulu olarak öncelikle
6 Şubat ve 20 Şubat depreminde kaybettiğimiz canlarımız için milletimize
ve yakınlarına başsağlığı, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz. Allah
bir daha ülkemize ve milletimize böyle acılar yaşatmasın. Ülkemizde
onlarca deprem oldu. Çok büyük acılar yaşadığımız marmara depremi
tedbirler alınmazsa daha büyük acıların bizleri beklediğini gösterdi ve
yetersiz de olsa tedbirler aldık. Ancak 6 Şubat ve 20 Şubat’ta
Kahramanmaraş’ta art arda yaşadığımız depremlerle elimizdeki yapı
yönetmeliğinin yetersizliğini ve bu acıların yaşanmasının kaçınılmaz
olduğunu üzülerek gördük. İnsanı deprem değil yapı öldürür bu doğrudur.
Müteahhitler de bu yapılardan sorumludur. İşini dürüstçe yapan
müteahhitler olduğu gibi yapmayanlar da vardır. İşte işini iyi takip
etmeyen ve dürüst çalışmayan müteahhitler bu yıkımdan ve giden
canlarımızdan sorumludur, Yaşananların hesabını vermelidir ve
verecektir.” Açıklamasında bulundu.

İNSANI SADECE YAPI DEĞİL YAPININ BULUNDUĞU ZEMİN DE ÖLDÜRÜR
Genel Başkan Ali Aydın açıklamasına; “Hepimizin malumu Müteahhitlik 2020
öncesi herkesin yaptığı bir meslek olmuştu. Ülkemizde müteahhitliğin
sınıflandırılmasından önce sayımız akıl almaz bir şekilde 450.000 gibi
bir sayıya ulaşmıştı. Bunun yanı sıra köylerde, kasabalarda hatta
şehrimizin etrafındaki yapıların birçoğunun müteahhidi bile yok.
Plansız, projesiz imece usulü yapılmış binalarla dolu. 1999’da
yaşadığımız Marmara depreminde plansız projesiz yapıların ve o tarihte
yürürlükte olan yetersiz yönetmelikle yapılan konutların yıkılmasının
ana nedenlerinden biri de zemindir. İnsanı sadece yapı değil yapının
bulunduğu zemin de öldürür.   Fay hattı bulunan bir bölgede konutlar
için Zemin seçimi yapılırken bilim insanlarının uyarılarını dikkate
almak hayati önem taşımaktadır.
1999 Marmara depreminden hemen sonra dönemin Bayındırlık Bakanlığı
bu yaşanan depremden dersler alarak;
A) Yapı Yönetmeliğini değiştirdi,
B) Zemin Etüdü şartı koydu,
C) En önemlisi de YAPI DENETİMİNİ getirdi.” İfadelerinde bulundu.

İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN
Federasyon Başkanı Aydın; “Bunlara uygun olarak da yapı teknolojisini
değiştirerek, hazır beton ve NEVRÜLLÜ demir dahil birçok malzemenin
laboratuvar ortamında test ve kontrol edilmesini istedi. Bu
değişiklikler sonucu 2000 yılı sonrası daha sağlıklı bir yapı stoku
oluşturuldu. Yine Müteahhitlerimizin yaptığı, Çevre ve Şehircilik İklim
Değişikliği Bakanı Sayın Murat Kurum’un da dikkat çektiği tünel kalıp
teknolojisi ile inşaa edilen TOKİ konutları ağır hasar alan oldu fakat
yıkılmadı. 2000 yılı sonrası çıkarılan yönetmeliklere uygun yapılan
konutların sadece %1.44’ü yıkıldı. Bizler gönüllü kurulmuş meslek
örgütleri olarak diyoruz ki; yıkılan binaları yapan müteahhitler, o
binaların o zeminlerde yüksek katlı olarak yapılmasına müsaade edenler
ve o inşaatları denetleyenler Türk yargısı önünde hesap vereceklerdir.
Suç varsa suçlu çekmelidir. Müteahhitler de dahil suçlu olan cezasını
çekmelidir. Ancak TOKİ konutlarını 2000 yılı sonrası yapılan ve
yıkılmayan %98,5 binayı yapan özet ile işini yasalara uygun şekilde
dürüstçe icra eden müteahhitlerimizi suçlu ilan etmemeliyiz.  Bizler
insanı yaşat ki devlet yaşasın diyen yurtsever meslek sahipleriyiz. Zira
şu anda yıkılan konutların sahiplerine yapılacak yeni konutları da
yapacak yine müteahhitlerdir. Bir meslek grubunun tamamını suçlu ilan
edersek yarın inşaat yapacak müteahhidi de bulamayız. Elbetteki yıkılan
konutlarda sorumluluğu olan müteahhitleri bizler değil bu ülkede hiç
kimse savunmamalıdır. Ne varki hukukta suçun şahsiliği ilkesi mevcuttur
varsa suçun da şahsiliği vardır. Türk yargısı hiç şüphesiz suçluların
cezasını vereceklerdir. Kamuoyumuz şunu çok iyi bilmelidir; bu can
kaybından, yıkılan yapıların müteahhidinden tutun yapıldığı tarihlerde
geçerli olan yapı yönetmeliğini düzenleyenlerden, şehrin imarını
planlayan, kat yüksekliğini ve yoğunluğunu veren bu yıkılan yapıları
denetleyen dahil herkes sorumludur.” Açıkladı ve devamındaki
ifadelerinde;
“Anadolu Yapım Müteahhitleri Federasyonu olarak yetkililere ve kamuoyuna
çağrımızdır. Müteahhitlerin kendi içindeki çürükleri temizlemesi için
bir müteahhitlik meslek yasası yok, Müteahhitlik meslek Odası yok, hatta
bizlerin bu mesleğin gelişmesi ve daha iyi hizmet vermesi için
kurduğumuz Dernek, Birlik, Federasyon ve Konfederasyonumuza en azından
“Kamu Yararına” çalışan gönüllü kuruluşlar statüsü şu ana kadar
verilmedi. Yaşanan depremlerle müteahhitlik mesleğinin ne kadar önemi ve
kontrol edilebilir olmasının gerekliliği anlaşılmıştır. Hiç değil ise bu
nedenlerle gönüllü kuruluşlarla iş birliği yapılmalıdır. Yerel ve Genel
yöneticiler sahada çalışan tüm müteahhit ve çalışanlarını bir eğitime
tabi tutmalı ve bu mesleği yalnızca hakkedenler yapmalıdır. Bu
taleplerimizi amasız, fakatsız kabul etmeyenlerin de depremde
kaybettiğimiz canlardan sorumlu olacaklarını bilmelerini istiyoruz.
Sonuç olarak bu deprem bizleri, ilgili tüm tarafları bir araya getirip
iş birliği yaparak, çözümler üreterek, bu ülkenin insanlarına daha iyi
sağlam konutları nasıl yaparıza zorluyor. Bunun için de önerimiz bu
mesleğin kontrolü amacıyla yetki ve sorumluluk sahibi mekanizmaların
kurulmasıdır. Tüm siyasi partiler bir araya gelerek, deprem konusunda
çözüm üretmeliler. Türkiye’yi yöneten iradenin şehirlerimizdeki
müdürlükleri, her şehrin seçimle işbaşına getirdiği Yerel Yöneticileri,
şehirlerimizde önceden var olan fakat pasif duruma getirilen, Dünyanın
gelişmiş ülkelerinde en etkili platformlarda yer alan KENT KONSEYLERİ
ile birlikte toplanmalıdır. Bu konseyler o şehrin yapı sektöründe söz
sahibi olmalıdır. Genel idareden, Yerel idaresine, meslek odalarından
mahalle muhtarlıklarına kadar olabildiğince katılım sağlayarak o şehrin
insanları ile ortak kararlar alınmalıdır. 6 Şubat depremi bizlere,
hepiniz sorumlusunuz ve tedbirlerinizi alın diye adeta haykırdı. Yeni
bir yapılandırmaya acil ihtiyaç vardır. Sorun varsa elbet çözüm de
vardır. Bu ülke insanlarının can güvenliğini sağlayamazsak, Ülkemizi bu
coğrafyada kalkınmış ve gelişmiş bir ülke yapamayız. Bizler onun için de
İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN diyoruz.” Açıklamalarında bulundu.

Bunları da Okuyabilirsiniz

SEYHAN BELEDİYESİ SPOR OKULLARINDA DURMAK YOK

Seyhan Belediyesi Spor Okulları’nda çalışmalar devam ediyor. Yıl boyu aralıksız devam eden spor okullarında değişik …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir