Kalitesizleşiyor Cinsel Yaşamlarımız

Neler oldu?

Neler oluyor?

Neler olacak?

Hiç kimse bunduğu duruma aldırdığı yok.

Sanki hiçbir şey olmuyormuş, her şey güllük gülistanlıkmış gibi yaşamaya devam ediyoruz.

Dolar ve Euro karşısında paramız değer mi kaybediyor?

Etsin!

Her şeye ardı ardına zam mı yapılıyor?

Yapılsın!

Aylıklarımız az mı?

Az olsun!

İşsizlik mi var, eczanelerde ilaç mı bulunmuyor, kiralar mı yükseliyor, alım gücümüz mü düştü, okullara öğretmen yerine imam mı atanıyor, hayvanlar mı katlediliyor…

Aaamannn!

Bu söyleyeceğime de aman çekebilecek miyiz, hadi görelim.

Cinsel hayatımızın kalitesi düştü.

Gittikçe de düşecek ve hatta cinsel başarısızlık yatağımızın düzenini bozacak.

Hadi amanı uzatarak çekin!

Hadi, sevişmesek de olur deyin!

Sporda, okulda, üretimde başarısızlığı kabul ederiz, yataktaki başarısızlığı hangimiz kabul edebilir?

Hangimiz başarısız bir ilişkiden sonra kendini erkekten sayar, işe gidebilir, eşinin yüzüne bakar?

Verebilecek miyiz bunun cevabını?

Mesela bir erkeği düşünün. Yatağa giriyor ama eşiyle cinsel ilişkiye giremiyor, bir türlü ereksiyon olamıyor, erken boşalıyor, süresi kısalıyor.

Bu erkeğin ruh hali sizce nasıldır?

Çökmüştür!

Mesela kadını düşünün. Cinsel soğuma yaşıyor, erkeğin dokunmasını bile istemiyor. Öyle ki cinsellik aklına bile gelmiyor, getiremiyor. Partneri istediği için yaşamak durumunda kalıyor ama yaşadığı her şey onda işkenceye dönüşüyor.

Bu seksin kalitesini düştüğünü göstermez mi?

Kalitesiz cinsellik her eve girmeye başladı.

Buna da sessiz kalmaya, duyarsız kalmaya, hiçbir şey olmuyormuş gibi davranmaya devam edecek miyiz?

Ya da bu durumumuzu gizleyebilecek miyiz?

Hadi arkadaşlarımızdan, komşularımızdan gizledik cinsel başarısızlığımızı, peki kendimizden nasıl gizleyeceğiz, eşimizden nasıl gizleyeceğiz?

O eş size nasıl bakacak, nasıl sizle konuşacak, nasıl davranacak?

Eskisi gibi davranacağını mı sanıyorsunuz?

Evet, ekonomik krizler insanların cinsel yaşamlarının kalitesini düşürür.

İşsizlik, alım gücünün düşmesi, yoksulluk, gelecek kaygısı, tüm bunlara bağlı stres bir neden…

Sömürüye dayalı sistemlerde yaşanan buhran en çok alım gücümüzü etkiler. Ücretler düşer, ürünlere sürekli zamlar gelir. Sermaye buhrandan çıkmak için çareler arar. İşçileri işten çıkarmak bu önlemlerden biridir.

Bu sağlıksız beslenmemize neden olur.

Bir bedenin sağlıklı olması için ihtiyacı olan besinleri alması gerekir.

Alamazsa ne olur?

Beden çöküşe geçer, yani kişinin sağlığı bozulur.

Sağlıksızlık hastalıkları üretir.

Beden her tür hastalığa kapıyı açar.

Her hastalık kolaylıkla vücuda girer, çünkü bağışıklık sistemimiz iyi beslenemediğimiz içi zayıftır.

Zayıf bir beden, çöküşte olan bir beden ereksiyonu sağlayabilir mi?

Sağlayamaz!

Krizler aynı zaman da akıl sağlığımızı da bozar.

Sekiz saat, dokuz saat çalışacaksın, bir de işe gel gitleri ekle, on bir, on iki saat eder. Eve gidiyorsun yorgun argın, yol boyunca ödemeleri düşünüyorsun, alacaklarını düşünüyorsun, işin içinden çıkamıyorsun. Kafayı yiyecek haldesin. Eve giriyorsun. Açsın. Kurulan masa yoksul bir masa, besin değerleri düşük. Sırf açlığını gidermek için yiyorsun. Nasıl yediğini, ne yediğini bilmiyorsun, aklın boş cüzdanında ve faturalarda; gözün evin eksiklerinde, eşinin ve çocukların ihtiyaçlarında. Bu iyice çökertir insanı.

Hani soğan ekmek yiyelim, yeter ki mutlu olalım deriz ya, öyle değil işte, üç öğün soğan ekmek yeme dönemine giriyoruz, bu yoksullaşmanın, bu hayat kalitemizin düşmesinin göstergesidir.

Sonra duş alıp yatağa giriyorsun.

Yorgunsun, hadi seviş!

Aklın borçlarda, hadi seviş!

Bedenin güçsüz, hadi ereksiyon ol!

Başarmak için çabalayacak takatın yok, istekli görünmek için moralin yok.

Ereksiyon olamamak bir erkek için korkunç bir durumdur, iktidarı kaybetmekle eş anlamlıdır, hatta bu durumu kadınlaşma olarak görür çok erkek. Utanır, bakamaz eşinin yüzüne. Sözünü bir daha dinletemeyeceğini düşünür.

Ya bu durumda içine kapanır, ya da şiddete yönelir, sözünü bağırarak çağırarak, döverek dinletir, erkekliğini böyle gösterir.

Bu da bireyin ve ailenin mutsuzluğunu büyütür, ayrılıkları çoğaltır.

Hadi diyelim bunlara rağmen ilişki gerçekleşti, eşiniz hamile kaldı. Doğacak çocuk ne kadar sağlıklıdır sizce?

Sizin sağlıklı olduğunuz kadar sağlıklıdır doğan çocuk.

Sağlıksız bir erkeğin spermi sağlıklı olmaz, bu iyi biline.

Ve kadının hamilelik sürecinde kendisinin ve bebeğinin ihtiyacı olan besinleri alması gerekiyor, almalı ki çocuk sağlıklı dünyaya gelsin, bağışıklık sistemi güçlü olsun.

Yoksul olan, işsiz olan biri bunu karşılayabilir mi?

Hayır!

Yani doğacak çocuğun sağlığı doğmadan bellidir.

Hastaneler ve doktorlar onları bekliyordur.

Hadi gittiler, doktorda ilaç yazdı, ama piyasada her ilaç yok, olsa da para yok.

Olanlar bunlar!

Olacaklar da bunlar!

Kapıda bekleyen iktidarsızlık, soğukluk!

Katlanabilecek miyiz iktidarsızlığa?

Katmulan hadi!

Ne yapalım?

Kalitesizlik bizim kabahatimiz canım kardeşim!

Bunları da Okuyabilirsiniz

Yumurtalık’ta her mahalle tertemiz oluyor

Yumurtalık Belediyesi, her mahallede adım adım temizlik yapıyor. Hijyene, insan sağlığına, doğaya ve çevreye büyük …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir