Kısa Kısa (7)

     Ön yargı 

     Hep düşünürdüm ön yargı çok kötüdür dediklerinde. Sorardım kendime gerçekten ön yargı kötü müdür diye.

     Bu da birçok yanılsamalarımız gibi bir yanılsama olabilir mi?

     Geçen gün bir arkadaşın bileğine yazdırmış olduğu, “Ön yargı kötüdür” yazısını görünce bir kez daha bu soruyu kendime sordum; hatta o sırada bu konu üzerine kısa bir sohbette oldu. O an şöyle dedim:

     Ön yargı iyidir aslında.

     Ön yargı gerçekten iyi midir?

     Bir kez daha sözlüğe baktım, anlamı nedir diye:

     “Olumlu veya olumsuz yargı, peşin yargı, peşin hüküm, peşin fikir ve taraf tutma…”

     Sözlük açılımında olumlulukta geçse de biz ön yargıyı genellikle olumsuzluklarda kullanırız kişiler ve olaylar hakkında.

     Ön yargı ya kendi doğrularımıza göre oluşur veya birilerinin kulağımıza fısıldamasıyla. Çoğu zamanda atomu parçalamaktan daha zor olur ön yargımızı kırmak. Bu yüzden önümüze gelene şöyle nasihat da bulunuruz:

     Ön yargıdan kaçının.

     Gerçekten ön yargıdan kaçmak mı gerekiyor?

     Hayır!

     Ön yargı aynı zaman da kişi ve olaylar hakkın da ön fikrin oluşmasıdır. Eğer ön fikir oluşturamıyorsak bir şey ve bir kişi hakkında demek oluyor ki, bizim kendimize ait fikrimiz yok. Kendi fikri olmayan kişi de başkalarının fikriyle yaşarlar.

    Oluşan ön fikir bizi doğruya ve yanlışa da götürebilir, ama aynı zaman da bizim ilk adımımızdır bu; bu ilk adım olmadan ikinci, üçüncü adımı atmamız söz konusu olamaz. Ön yargımız ikinci, üçüncü adımdan sonra yerini olumluluğa veya olumsuzluğu da bırakabilir. Burada asıl olan sonraki adımlardır. Hislerim beni yanıltmaz diyerek sonraki adımları atmaktan kaçınan çok insan var, en tehlikeli olan da bu. İnsan hayatı bir başına hisleriyle ifade edemez, mantığı da etkin olmalı.

     Bu yüzden ön yargı bizin zihnimizin işlediğini gösterir.

      Ön yargımızın olumlanması bizi nasıl gururlandırırsa, olumsuzlanması da bizi gururlandırmalı, samimiyetle yanıldığımızı söylemeliyiz, bu insanı erdemli yapmaz sadece, samimi olduğumuzu da gösterir, güven olgusunu artırır. Çünkü iyimser insanların ön yargılarında da iyimserlik olur ve bu iyimserlikle hatalarından kırmadan dökmeden dönerler.

     Ama hiç kimse birbirine ön yargıdan kurtulmanın reçetesini vermesinler, aksine ön yargının/ ön fikrin oluşması için teşvik etmeli.

    Bilgisi olanların ön fikri/ ön yargısı olur.

     Kaçma, kovalama 

     Kaçan kovalanır denir.

     Genellikle doğru bir söz, kaçanı kovalarız?

     Niye kovalarız?

     Bu bizim gururumuzu kırdığı içindir.

     Ağır gelir bir insanın bizden kaçması. Kendimiz aşağı görürüz, eksik görürüz, zararlı ve hastalıklı görürüz.

     Bu yüzden kovalarız.

     Yoksa neden kaçsınlar bizden?

     Kaçanın kovalayana ihtiyacı yoktur, yoksa neden kaçsın? Kovalayanın kaçana ihtiyacı var mıdır?

     Bu kaçanı yakalamadan bilinmez!

     Kovalamamızın altında yatan duygu da kendimizi anlatma/ anlatamama tepkisidir.

     “Aman kaçarsa kaçsın, kaybeden o olur,” diyemeyiz, yakalamak kendimizi ifade etmek isteriz inatla.

      Kaçan da kendini çok değerli sanır. O üstündür, eksiksizdir, değerlidir, sağlıklıdır…

      Kovalamak kötü müdür?

      Değil! Hiç değil!

      Kovalayanın derdi kaçanı yakalayınca hastalığını bulaştırmak değil, kendini anlatmaktır.

      Onun derdi ben buyum demektir.

      Fikrini, duygularını evimize konuk olan bohçacı gibi kaçanın önüne sermektir, sonrasını kaçana bırakmaktır.

     Kaçan kovalayanı önemsemez ama kovalayan kaçanı önemser.

     Çünkü bilir o, “İnsan insana konuşarak yakınlaştığı gibi susarak da uzaklaşabilir; bazen de konuşarak uzaklaştığı gibi susarak da yakınlaşabilir.

     HDP 

     HDP, “Yetmez ama evet” çilerle arasına mesafe koymalı, ısrarlar her dönem bu hainlerden medet ummamalı.

    Yetmez ama evet’ çilerle Türkiye partisi olamazlar.

    Bu kesimlerle halka şirin görünemezler ama Akp ye şirin görünmek istiyorlarsa, bu başka.

    Ama bu da nafile!

    Akp’ den Mhp’ den Hüda Par’ dan, İyi Partiden, Gelecek Partisinden HDP’ ye dost olmaz.

    Bunu HDP yönetmenleri anlamalı artık.

    Yol, yetmez ama Evet’ çilerle yürünmez.

Bunları da Okuyabilirsiniz

DEVLETİ KAYITSIZ ŞARTSIZ SEVİN…

Her insan yaşamı boyunca iki devlete sahiptir; 1-Sınırları içinde yaşadığı kurumlarıyla bağlı ve sorumlu olduğu …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir