OKUMA VE BİLGİNİN EVRENSEL GERÇEĞİ…

İnsan tarih boyunca,
Farklı devirler yaşadı…
Yontma taş Cilalı taş,
Bakır, Tunç devri…
Sonra çağlar geldi;
İlk, Orta, Yeniçağ,
Yakın çağ vs…
İçinde bulunduğumuz;
Üçüncü bin yıl ise;
-BİLGİ ÇAĞIDIR,
Yani bilgi toplumu
Olma çağını yaşıyoruz…
Bu şu demektir;
Bilgi üreten, kullanan,
Bilgiyle sürekli gelişen,
Uygarlığını arttıran toplumlar;
Bilgiyi kullanamayanlar üzerinde egemen olacaklar…
Tıpkı sanayi devrimini gerçekleştiremeyen ülkeler, bunu gerçekleştiren ülkelerin sömürgesi oldukları gibi;
İçinde bulunduğumuz ÜÇÜNCÜ BİN YILDA Bilgi toplumu olma konusunda da aynı kural geçerli olacaktır…
Peki, bilgi toplumu nasıl olunacak?
Bunun birinci koşulu;
Çok düzenli, seçerek okuyarak,
Bilimin ışığında bilinçli çalışarak,
Teknolojiyi kullanıp daha çok üreterek,
Çağın ortaya koyduğu tüm sistem ve araçlarını,
En doğru, en etkin biçimde,
Emsal ülkelerden daha iyi,
Daha da ileride kullanarak bu gerçekleşecektir…
Dünya adını verdiğimiz bu gezegende,
200 Milyon tür olduğu kabul edilen canlılar içinde;
En üstün, en gelişmiş,
Her biri küçük bir evren olan,
Değişim ve dönüşümle kendini sınırsızca aşmaya en uygun tek canlı insandır…
ALET YAPMA ALET KULLANMA,
SİMGELER İCAT ETME,
SİMGE KULLANMA gibi,
Kendini sınırsızca geliştirip,
Yaptığı her yarışında emsallerini geçme yeteneği olan,
Yeni icatlar yapabilen olağan üstü özelliklere sahiptir…
Yukarıda sayılan eylemleri bilinçli şekilde gerçekleştirmenin
Tek ve gerçekçi yolu sadece ve ancak bilgiyle mümkün olacaktır…
Bilgiye ulaşmanın çok çeşitli yolları vardır…
Ama bunların ilk başında düzenli, bilinçli ve seçerek okuma, bilinçaltı ve bilinç üstünü aralıksız şekilde güncelleyip geliştirme eylemi gelir…
Okumayı sözlükler şöyle tanımlıyor;
Okumak; yazıya çevrilmiş bir metne bakarak;
Bunu sessizce çözümleyip anlamak,
Ya da aynı zamanda seslere çevirmek…
Araştırma yapmak,
Çalışmak,
Karşılaştırmak,
İnceleme yapmak,
Tartmak,
Bilgi haline getirip hayatın çeşitli alanlarında kullanmaktır…
Okumak, ayrıca tahsil yapmak anlamına da gelmektedir…
Okumanın ve bilgi edinmenin önemini tarihi boyunca çok akıllı insanlar şöyle anlatmış;
Hz. Ali diyor ki;
-Bana bir harf öğretinin kırk yol kölesi olurum…
Hz. Muhammed diyor ki;
-Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?
-İki günü birbirine denk olan zarardadır…
Konfüçyüs diyor ki;
-Tanrım bana kitap dolu bir evle çiçek dolu bir bahçe ver…
Emerson diyor ki;
-Bir okul açılırsa bir hapishane kapanır…
Victor Hugo diyor ki;
-Kitaplık kurmak ibadethane yapmak kadar kutsaldır…
Hacı Bektaşi Veli de;
-İLİMDEN GİDİLMEYEN YOLUN SONU KARANLIKTIR…
BURADA OKUMAKLA ANLATILMAK İSTENEN ASIL ŞEY bilgiye ulaşmak,
Bilgiyi elde etmek,
Bilgiyi kullanmak,
Yeni icatlar çıkartıp,
Uygarlıkta sınırsızca ilerlemek,
Bilgiyi kullanamayan kişi ve toplumları geride bırakıp, ileri uygarlıklar yaratmaktır…
Eski çağlarda, bilgiye ulaşmanın yolları sınırlıydı…
İnsanlar birbirleriyle ilkel şekilde iletişim kuruyorlardı…
Bu gün ise bilgi kaynakları sınırsızca çoğaldı,
İnanılmaz biçimde çeşitlendi;
Bunun için düzenli ve bilinçli,
Seçerek ve yararlı olacakları bularak okumak ve kullanmak gerekir…
Elbette bilgiyi diğer iletişim araçlarıyla da,
Görsel ve işitsel olarak da elde edebiliyoruz…
Bu kaynakların başında da internet geliyor,
Sayısız televizyon kanalları,
Sayısız Radyolar istasyonları,
Tiyatrolar,
Sinemalar,
Telefonlar,
İnternet cafeler,
Gazeteler,
Kitaplar,
Konferanslar,
Yani bilgiye ulaşma ve kaynakları sınırsızca biçimde çoğaldı…
Tüm bunlar,
Bu iyi mi? kötü mü?
Yararlı mı? Zararlı mı?
Her konuda olduğu gibi,
İnsanın bilgiye ulaşma ve onu kullanma konusunda da daima seçici ve titiz olması gerekir…
Bir filozofa diyorlar ki;
-ÜSTAT BU KADAR ÇOK KİTAP OKUDUN, NELER ÖĞRENDİN?
Yanıt şöyle;
-BİLDİĞİM TEK ŞEY HİÇ BİR ŞEY BİLMEDİĞİM…
Tıpkı filozofun dediği gibi;
Günümüz insanı neyi bilip bilmediğini tam olarak farkında bile değil…
Bize düşen görev her alanda olduğu gibi özellikle bilgiye ulaşma ve onu kullanma konusunda da daima seçici ve bilinçli davranmaktır…
Hangi bilgiye gereksinimimiz var?
O bilginin ne kadarını istiyoruz?
Nerede, nasıl, ne için kullanacağız?
Tüm bunları öncelikle saptamamız gerekir…
Örneğin;
Çeşitli televizyon kanallarını 10 saat aralıksız izlersek,
Başımız döner, neyi öğrendiğimizi neyi öğrenmek istediğimizi unuturuz ve bilemeyiz…
Hem televizyon izlediniz,
Hem radyo dinlediniz,
Hem gazete okudunuz,
Hem kitap okudunuz,
Hem İnternete girdiniz,
Hem telefonla bilgi aldınız…
Bu iyi bir yöntem değildir…
Çünkü neyi aradığınızı bilemezseniz,
Neyi bulduğunuzu asla anlayamazsınız…
O nedenle günün 24 saati sınırsız her kaynaktan
Yayılan bilgi sağanağından kendimizi çok dikkatli biçimde korumamız gerekir
Bilgiyi aklımızın aydınlığında bilerek, isteyerek, seçerek alıp kullanmalıyız…
Olayın başka bir boyutu şöyle;
Türkiye bu gün itibariyle sahip olduğu 20 milyona yakın öğrencisiyle;
Dünyada nüfusunun yüzde 75 i 35in altında olan çok güzel, çok genç bir ülkedir…
Sadece öğrenci nüfusumuz bile;
Çevremizdeki;
Yunanistan, Bulgaristan, Suriye, Gürcistan,
Ermenistan gibi ülkelerden daha fazladır…
Osmanlı imparatorluğunun son dönemlerinde okuma-yazma bilenlerin sayısı yüzde 2’lerdeymiş…
Büyük Atatürk ün;
1928 yılında gerçekleştirdiği harf devrimiyle Bu gün okuryazar sayısı yüzde 90’ları çoktan aşmış durumdadır…
Okuma yazmadaki hedef ise yüzde yüze ulaşabilmektir…
Ülkemiz çağdaşlaşma yolunda;
İletişim araçlarını kullanma bakımından;
Özel radyo televizyonlar, internet,
TRT, internet cafeler, gazeteler, normal telefonlar, cep telefonları gibi alanlarda devasa adımlar atmıştır…
Ülkemiz ve devletimiz bilgi toplumu olma;
Çağdaşlaşma ve modernleşme konusunda,
Büyük devrimler yapmıştır,
Bu aralıksız devam etmektedir, edecektir…
Uzaydaki uydularımız,
Savaş uçaklarımız,
Savunma sanayimizde ulaştığımız başarı tüm dünya ülkelerinin gözünü kamaştırmaktadır,
Dünyanın en iyi savaşan askerleriyle,
Dostlarımıza güven ve sevinç;
Düşmanlarımıza korku vermektedir…
Büyük Atatürk;
-YAŞAMAK ÇALIŞMAKTIR;
-HER FABRİKA BİR KALEDİR demişti…
Büyük Atatürk’ün sözü doğrultusunda;
DEVLETİNİ SEVEN HER MEDYA KURUMUDA BİR BİLGİ KALESİDİR…
Dünyanın en zor coğrafyasında bin yıldan beri yaşadık, devletimizi sonsuza kadar yaşatmaya devam ediyoruz…
Bu bilinçle,
Hepimizin bilgiyi çok iyi kullanması,
Hepimizin görevini çok iyi yapması,
Hepimizin çok çalışarak çok üretmesi,
Modern ve çağdaşlığın gerektirdiği biçimde kendimizi her an yeniden programlayıp, güncelleyip,
İçinde bulunduğumuz yüzyılın bilgisini ve teknolojisini başarıyla kullanarak “BİLGİ TOPLUMU OLMA YOLUNDA” hızla ilerlememiz kaçınılmazdır…
SONUÇ OLARAK;
Yarının Türkiyesi elbette bu günden daha güzel ve modern olacaktır…
Umudumuzu asla yitirmedik, yitirmemeliyiz…
Bilinçli şekilde çalışmaya, üretmeye, devletimizi ülkemizi sevmeye devam etmeliyiz…
-DEVLET BENİM İÇİN NE YAPTI YERİNE;
BEN DEVLETİM İÇİN NE YAPABİLİRİM?
Sorumuzu sorup yanıtlar bulmalı ve buna uygun şekilde yaşamalıyız…

Bunları da Okuyabilirsiniz

DEVLETİ KAYITSIZ ŞARTSIZ SEVİN…

Her insan yaşamı boyunca iki devlete sahiptir; 1-Sınırları içinde yaşadığı kurumlarıyla bağlı ve sorumlu olduğu …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir