Adana Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Ahmet Suntur, TTB’nin 6023 sayılı yasa ile kurulmuş bir anayasal mesleki ve demokratik bağımsız bir kitle örgütü olduğunu ifade ederek “TTB gücünü anayasadan, tabip odalarından, hekimlerden, demokrasiden, adalet ve halktan almaktadır. TTB susmaz, susturulamaz” dedi.
DR. SUNTUR, “30 KASIM’DA ANKARA ADLİYESİ’NDE OLACAĞIZ”
Adana Tabip Odası önünde bir araya gelen Adana Tabip Odası ile SES Yönetici ve üyeleri 30 Kasım’da Ankara Adliyesinde olacaklarını duyurdu.
Adana Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Ahmet Suntur yaptığı konuşmada “TTB Başkanı’nın Adli Tıp Uzmanı olarak yaptığı açıklamalar bahane edilerek, somut hiçbir belge olmadan, tüm TTB-MK üyeleri görevden alınmak istenmesine dair davanın muhtemelen karar duruşması 30 Kasım tarihinde görülecek. Daha yirmi gün önce görülen dava; usul ve belge eksikliği gerekçe gösterilerek 30 Kasım’a ertelenmişti. Bu kadar kısa süreye ertelenmesi davanın karar duruşması olacağını göstermektedir. Hiçbir hukuki yönü olmayan bu davanın amacı; TTB’nin itibarını düşürmek, TTB’ suçlu ilan etmek ve yargı eliyle TTB’yi yeniden dizayn etmektir. Siyasi otoritenin bu tür uygulamaları ilk değildir. Daha geçtiğimiz günlerde anayasa mahkemesi için yapılanlar halen gündemdedir. 70 yıllık TTB tarihinde bu tip davalar ilk değildir. 80‘li yıllarda, 2000’li yılların başında ve 2018 yılında barışı, demokrasiyi, sağlıklı yaşam hakkını, mesleğin evrensel etik değerlerini savunduğu için yargılandı. Hepsinin sonunda da TTB ve örgütsel bütünlüğü bu hukuk dışı baskı süreçlerini her daim dayanışma, mücadele ve anayasadan aldığı güç ile aşmıştır ve bundan sonra da aşacaktır. Burada bulunan tüm kurumlara verdikleri destek için teşekkür eder, 30 Kasım’da tüm gücümüzle Ankara adliyesinde olacağımızı belirtiriz. Daha özgür günleri örgütlü mücadelemizle kuracağız.” dedi.
EREN, “SESİMİZİ YÜKSELTEREK DAYANIŞMAYI ARTIRACAĞIZ”
Hukuki Temelden Yoksun Bu Davaya Karşı Hukuku, Adaleti ve TTB’yi Savunduklarını söyleyen Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Adana Şubesi Eş Başkanı Erol Eren ise “Her gün topluma saçılan onlarca zehirle uyanıyoruz. Halka, yoksula, çocuğa, kadına, engelliye, hastalara yönelen bu zehirlerden, bu defa da TTB’nin nasibini alması istenmektedir. İktidarın muhaliflere yönelik kullandığı siyasallaşan yargı sopası, kurulduğu 1953 yılından bu yana hem meslektaşlarının hakları hem de toplumun sağlığı için mücadele eden Türk Tabipler Birliğine yönelmiştir. Ülkede çok ciddi ve çözülmeyi bekleyen sağlık sorunları varken; sağlık alanında hemen her gün sağlık emekçileri şiddete uğramakta iken, Ruh Sağlığı Hastanelerinin bir yasası dahi bulunmazken, şehir hastaneleri aracılığıyla birilerine kaynaklar akıtılmakta iken, sağlık emekçileri ağır iş yükü altında ezilmekte iken sağlığı piyasalaştıran neoliberal politikalara karşı sağlık hakkını, savaşa karşı barışı, hukuksuzluklara karşı adaleti savunan, 100 binden fazla üyesi olan ve demokratik bir şekilde seçilerek göreve gelen TTB Merkez Konseyi’ne görevden alınması talebiyle dava açılması anlaşılır gibi değildir.
Anayasa’yı tanımayan, hukukun üstünlüğü ilkesini rafa kaldırmış olan, anti demokratik söz ve uygulamalarıyla topluma zehir saçmaya devam eden siyasi erkin kararlarına karşı söz ve eylemlerimizle güçlü bir iradeyi ortaya koymak ve sesimizi yükselterek dayanışmayı artırmak kaçınılmaz bir görev haline gelmiştir. Aksi halde herkes kaybedecektir. Bu baskıcı uygulamalara karşı, emeği, demokrasiyi, barışı, bilimin bağımsızlığını, bilim insanlarının ifade özgürlüğünü ve bunlarla yakından ilişkili halk sağlığını koruma mücadelesini TTB’ye sahip çıkarak sürdüreceğiz.” diye konuştu.