MURAT YILDIZ yazdı…
Ne yaşanırsa yaşansın bir şeyleri doğal karşılamak hiçbir dönemde bu kadar kolay olmamıştı.
Yangınlar da çıksa, kızılca kıymet de kopsa bu kadar kolay olmamıştı alışmak…
Acaba çürümeyen ne kaldı? Hangi değerler kaldı erozyona uğratılmayan, yerle yeksan edilmeyen?
Ensar pisliğindeki rezilliği göremeyen ama önlerine gelen her yerde insanları hak yoluna davet eden tebliğcileri, kadın, çocuk cinayetlerini, her türlü ahlaksızlığı, allahsızlığı, kitapsızlığı doğal karşılamak…
En kötüsü de kabullenmek…
Yine ormanlar yanıyor, ciğerlerimiz yanıyor. Geçen yılda yanmıştı, öncesinde yandı ama ne de çabuk unutuldu.
Konya da cemaat yurdunda yanan üniversiteli gençleri unutalı kaç yıl oldu kim bilir…
Aladağ’da küle dönen 11’i çocuk 12 yüreği, kamyon kasalarından yollara saçılan işçileri, depremin öldüremediği insanların çadır yangınlarında can vermesini, hatta pandemide yaşadıklarımızı ve yitirdiklerimizi… Hırsızlığı, yolsuzluğu da unuttuk.
Ayrıştık, ötekileştik, zihinlerde. Kafalarda kaç kez bölündük.
Vicdanlar köreldi, vicdanlar sustu, tarihe kapkara lekelerle geçecek hukuksuzlukları yaşadık, adaletsizliğin zirvesini gördük.
Yoksulluğumuz ise artık drama döndü.
Adana’da, kenar mahallelerde bakkaldan kaşıkla salça, plastik bardakla şeker ve yağ alanları gördük.
Bayat ekmek sırasına girenleri, pazara girip eli boş dönenleri, pazar yerlerinden çürük sebze-meyve toplayanları…
Şimdi dağılmış pazar yerlerinde çürük sebze toplayan kalmadı. Çünkü onun bile ucuza alıcısı var artık.
Hadi yoksul semtleri anladık da Huzurevleri gibi bir mahallede, kentin elit ve zengin kesimlerinin yoğun olarak yaşadığı yerde bile şimdi uzayan ucuza alınan belediye ekmeği kuyrukları görüyoruz. İnanmayan gitsin de Kurttepe metro istasyonu önüne ekmek dağıtımı yapılacağı zaman bir baksın.
Ülkenin dört bir yanına bir virüs gibi yayılan yoksulluk Adana’ya daha da fazla yayıldı. Araya bir de salgın belası girince zaten işsizlikte Türkiye ortalaması üzerinde olan şehir yine zirvedeki yerini korudu.
Ve resmi veriler eşliğinde Türkiye Cumhuriyeti’nin en yoksul şehri Adana… En yoksul kent, işsizi en çok olan, hatta en çok şehit veren kent Adana.
Kredi kartı batağında, uyuşturucu kullanımında da başı çektik yine.
Yerel yönetimlere gelince de başı çekemesek de ikinci olduk. 2019’da ülkenin en borçlu belediyesiydik.
Adana, ateşten bir gömlek. Adana’yı yönetmek kolay değil. Milyarlarca liralık borcu ödemek kolay değil. Hal böyleyken, milyarlarca liralık borçla belediyeyi devralan Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’dan prestij proje bekliyor eleştiriyorlar. ‘’Neden bir Eyfel kulesi yapmıyor’’ demeye kadar gidiyor iş. Belediyenin gelirinin 2022 sonunda 4 milyar lirayı geçmesi, borçların da 4 milyar liranın altına inmesi hedefleniyor. Gelirler arttı, savurganlık bitti. Aylarca maaş almadan çalışma dönemi sona erdi. Bir de işe alım eleştirileri var Karalar’a. Eline kalemi alan AKP’lisi de, MHP’lisi de ‘’Karalar, CHP’li gençlere iş vermiyor’’ diye yazıyor. İşsizliğin ve yoksulluğun başkentinde vurgunun ve savurganlığın bitmesi en azından içimizi ferahlatıyor. Bir dönem en sert eleştirileri yönelttiğimiz Zeydan Karalar, bugün gelinen nokta da engellenmeyi, altı ve içi boş eleştirileri hak etmiyor. Enkazdan öte batmış bir gemiydi aslında devralınan… İflas etmiş, çökmüş bir belediyeden bugüne uzanan bir süreç var ortada. O nedenle tıpkı metronun ikinci etabıyla ilgili olduğu gibi yapılacak her en engel Adana’ ya ihanettir. Bırakın yoksullukla, işsizlikle terbiye edilen bu memleketin insanlarına bari hizmet gitmesine engel olmayın.